Searched for

Neyi Ne İçin Yapıyorsun?

Bir çiçeği bile sulamana sebep; Bahçenin güzelliği mi? Komşuna beğendirmek mi? Kendi göz zevkin mi? Yoksa doğaya ve Yaradan’a olan aşkın mı? İşte hayatının anlamı bunda gizli; Kim için yaşıyorsun? Neyi ne için yaptığımızı sorguluyorum. Çoğu zaman kenarı kırık tabaklarda yemek yiyoruz, Ama misafir geldiğinde, ev ayağa kalkıyor. Her şeyin en güzeli sergileniyor, Bu, misafire gösterilen saygı belirtisi mi? Öyleyse yalnızken, Kenarı kırık tabaklarda yemek yiyor oluşun neyin göstergesi? Kendini sevmediğinin mi yoksa yeterince saygı duymadığının mı? En çok kimi önemsiyorsun bu hayatta? Neyi ne için yaptığımızı sorguluyorum. Eğer gittiğin… Devamı için…

Acımazsın… Hayat Gibi…

Hani küçüklüğümüzde annesi-babaannesi okula geldiğinde onlardan utanan çocuklar vardı. Çocuklar, onları ya başları kapalı olduğu için  ya da kıyafetleri eski diye istemezlerdi. Dün gibi hatırlıyorum o günleri… Dün ne yediğini unutan ben, peki o günleri nasıl bu kadar net hatırlıyorum? Demek ki ne kadar çok şahit olmuşum, ne kadar çok yer etmiş beynimde… İşin ilginç tarafı böyle şeyler olduğunda ben onlardan daha çok utanırdım, çoğu zaman gördüğümü belli etmemek için saklanırdım. Şimdi bile düşününce o  anneler için içim yanar. Peki en az 30 yıl sonra yeniden o günlere dönmemin sebebi… Devamı için…

Her Terk Eden Huzura Kavuşur

  Şehre bombalar yağarken, gözünden bir damla yaş akmaz… Ama buz gibi bir pazar sabahı;  Tren garında,  Küçük bir kız çocuğu için söylenen doğum günü şarkısında göz yaşlarına boğulursun… İşte böyledir hayatımız, Ayarı bozulmuş ruh halimiz… Dünyada ki karman çormanlıkla birbirine geçmiş, bilinen ama hiç bilinmeyenler… Mesela ben sonbaharda terk eden hiç görmedim. Bize denk gelenler; Ya yazın ortası bir bayram sabahı ya da kışın ortasındaydı… Sonbaharın adı çıkmış üstadım! yok öyle bir şey. Zorunlu yaprak dökümüyle de ilgisi yok bu işlerin,  Her terk eden huzura kavuşur. Evet     Her … Devamı için…

Dua Et

Dua etmeyi beceremeyenin yeri göğü beddualarıyla inlettiği zamanları yaşıyoruz biz. En son okuduğum Sinan Yağmur’un kitabı Veysel Karani’ de ne güzel diyordu; “Kimseye beddua etmeyin. Çünkü beddua etmekle Allah’a akıl öğretmek gibi olursunuz. Dua edin. Dua’nın gerçek manası ‘Ben Allah ileyim, Allah’ta benimle’ demektir…” Peki şimdi ne yazmalı? En iyi bedduaları mı döşemeli Suçlayacak birini mi bulmalı Çığırtkanlık yapmayıp, beddua etmiyor diye sessiz kalanları düşman mı ilan etmeli… Kalabalığa uyamadığın her yerde yalnız kalmak hayat biçimimiz olmuş. Oysa biz ne çok dua eden insanlardık… Arkadaşımızın başına kötü bir şey gelse… Devamı için…

Aklımda Deli Sorular

5 aydır hükümetsiz olan Türkiye, 1 Kasım’da yeniden seçime gidiyor. Türkiye’de en önemli şey, bir çok ülkede olduğu gibi güvenlik ve insana verilen değer olduğundan, (gülmeyin) bu seçim hazırlıklarıyla ilgili neler yapılıyor neler……… Mesela bunlardan biri, ki en çok aklıma takılan; Gün ışığından daha çok yararlanmak için yapılan saat uygulaması, İngiltere’de 25 Ekim iken Türkiye’de 8 Kasım’da yapılacak .(saat farkı nasıl olacak?) Bunun yanı sıra halk zaten her zaman ki gibi sinir küpü; Sosyal medyada oy vermeyecek veya veremeyecekler için göz dağı vermekten tut, beddualara kadar küfürler havada uçuşuyor. Kısaca oy… Devamı için…

Bir Anne Daha Vatan İçin Öldü

Sen gittikten sonra artık hiçbir şey eskisi gibi değil çocuk… Seninle birlikte hepimiz öldük, bakma yaşıyor gibi göründüğümüze… Anne 5 yaşındaki çocuğunu okula yollarken “O daha bebek, çok erken” diye ağlıyordu ya, Seni askere gonderdiklerinde de durum pek farklı değil çocuk. Sen 20 yaşına geldin diye seni büyüdü sandılar… Kimbillir belki de çocukluğunda çamurların içinde futbol oynadın onunla, Oyun bittiğinde o mahallesine dönerken el salladı sana uzaktan. Sen de dedin ki; “Gene gel arkadaş, olur mu…” Bilmiyordun, bir sonraki karşılaşmanızda birbirinizi öldürmek zorunda kalacağınızı… Sen, seninle aynı şehirde doğma şansını… Devamı için…

Utanıyorum

  “Burası dünya! Ne çok kıymetlendirdik, Oysa bir tarla idi Ekip biçip gidecektik…” Cahit Zarifoğlu Dünyayı terk eden her çocuk bir melekti… Ve giderken, bizlere, aslında dünyanın ne kadar boktan bir yer olduğunu hatırlattı. Bodrum sahilinde minicik ayakkabılı bir oğlan çocuğu… O kadar çok bakmışım ki fotoğrafına… Kırmızı bir tişört, mavi pantolonu ve minicik ayakkabıları… Belli ki alt bezi var, poposu kocaman. Yüz üstü yatıyor sanki uyur gibi… Anneler, bebeklerini öyle yatırır, gece kusarlarsa yutmasınlar diye… Sokak ortasında vurulan çocuklara birde kıyıya vuran minicik cansız bedenler eklendi. Herkes bir suçlu arıyor…. Devamı için…

Önce Kendinle Hesaplaş

Şehrin her köşesine bir şiir bıraktık, onun için intihar mektubumuz ciddiye alınmadı… Güçlü görünmenin zorlukları bunlar… Ağlamadan konuşamadığın konularda ya konuyu değiştiriyorsun ya da susuyorsun. Ha birde espriye vurma yolu var. Hayatta en çok kimi kıskanıyorsun diye sorsalar, herhalde hiç düşünmeden “mutlu çocukları” derdim. Lafa gelince ahkam kesiyorsun da yaşamaya gelince hayatını yönetenlerin önünde diz çöküyorsun. Bir kere kendin için bir şey yapmaya kalktın, bir an da dünyanın en bencil insanı olmakla suçlandın. Tuttuğun takım için ölümüne mücadele ediyorsun da, hayatın ellerinden kayıp gidiyor sadece arkasından bakıyorsun. Hani hayatı çözmüş… Devamı için…

Marbella

Haziran ayına geldiğimiz şu günlerde, güneşe olan özlem sanki biraz daha fazla artıyor. Londra’da yaşayan bir Türk’ün, tatil için ilk tercihi genelde Türkiye’dir. Ama gittikçe pahalanan Türkiye uçak biletleri, 1 haftalık tatili kurtarmadığından, tatil ve güneş ihtiyacını ister istemez başka ülkelerde arıyorsun. İşte böyle bir tatil arayışında bizim yolumuz, İspanya’nın güneyinde, Malaga bölgesinin Marbella şehrine düştü. Marbella yazılıp ‘Marbeya’ diye okunan bu tatil beldesine hayran kalmamak imkansız; Endülüslerin yerleşim bölgesi olan Marbella, zengin Avrupalıların tercih ettiği ve yinezengin Arapların cömertçe para harcayıp, yatırım yaptığı bir yer. Marbella’nın 27 km uzunluğunda upuzun… Devamı için…