Biliyorum ben bir yol ayrımındayım.Ve önümde sadece iki yolum var.
Eylül ayı benim için yeni bir senenin başlangıcı…
Yaz tatili sonrası yine yeni bir yıl…
Ve ben bu sene ki planlarımı düşünmeye başlıyorum.
İlk olarak tartıya çıkıp yaz öncesi ve sonrası kilomu karşılaştırıyorum.
Her şey yolunda kilom aynı. Elde var bir!
Sonra nefes aldığım yer, Golf kulübüme gidiyorum. Oyun arkadaşım beni yenmeye hevesli ama tam tersi oluyor. Yaz öncesinden çok daha iyi oynayıp kazanıyorum. Bu iş de tamam. Elde var iki !
Ve sıra geldi uyku düzenine…
Yaklaşık 10 gündür, erken yatıp sabahları da 7’de uyandığım kış rutinime dönmeye çalışıyorum.
Bunu yaparken zorlanıyorum desem az kalır adeta sürünüyorum.
Tabii bu sabah yataktan sürünerek çıkma hali yanında depresyonumsu bir şeyleri de getiriyor.
Ve ilk gün, bu sabah o lanet olası alarma karşı zaferimi kazanıyorum.
O çalmadan 6:45 de gözümü açtım ve işte hayat yeniden başlıyor.
Bugün çok önemli bir işim var.
Kendimle başbaşa kalmak!
Hayatımı düşünmeye koyuluyorum.
Çocuğumu büyüttüm sayılır, eskisi kadar ne O’nun ne evin fazla bir yükümlülüğü kalmadı. Yaşım da ilerledi zaten. Yani bahane çok…
Ama anlamak zor olmadı.
Biliyorum ben bir yol ayrımındayım. Ve önümde sadece iki yolum var.
Birinci yolum şu;
İstediğim saatte yatıp istediğim saatte kalkmak.
Magazin, yemek,gelin-kaynana vs gibi programlar karşısında taze fasulyemi ayıklamak ve akşam ki bol entirikalı dizimi beklemek.
Kendime bir sosyal medya hesabı açıp, bol filtreli fotoğraflarımı paylaşmak.
Ankara antlaşmalı yeni göçmen arkadaşlar gibi havadan, pahalılıktan, ondan bundan şikayet edip ‘kendim ettim kendim buldum’ şeklinde mağdur ama özgürüm çığlıklarıyla paylaşımlar yapmak.
Demet Akalın’ın kaç tane Gucci tshirt’ü var onların çetelesini tutmak.
Hayatlarına özenip kıskandığım ünlü simaların fotoğraflarının altına hep eleştiren negatif yorumlar yapıp sonra da bu yorumumu kaç kişi ‘like’lamış, onları sayıp mutlu olmak.
Gelelim önümdeki ikinci yol ayrımına;
Erken yat, erken kalk…
Hafta sonu iki saat radyo programı ile yetinme, hafta içi her gün sabahın köründe program yapmalısın ki sabah erken kalkmak için verdiğin mücadelenin bir anlamı olsun.
Daha çok oku daha çok yaz. Ayda bir-iki yazı yazmakla yazar olunmuyor.
Golf de kazanıyorsun diye bu işi olmuş zannetme yeniden derslere başla.
Yürüyüş yetmez, kasları da güçlendirmelisin. Bir bisiklet al.
Evde sürekli toz almaktan başka yanından geçmediğin bir piyano var, kızın artık ders almak istemiyorsa sen ders al ve öğren.
Zinde bir sabaha başlamak için Yasemin’den öğrendiğin avakado, salatalık, maydanoz, pırasa sapı, nane karışımını hiçbir sabah ihmal etme…
Sevdiğin 3-5 tane arkadaşın var ama öyle böyle sevmek değil görünce gözlerinin parladığı, onları daha çok ara, daha çok dinle, daha çok görüş.
Daha bir sürü şey var hem de bir sürü…
Biliyorum ben bir yol ayrımındayım. Ve sadece iki yolum var.
Bunlardan hangisini seçmeliyim ya da hangisini seçmeliyiz?
( En kısa zamanda hafta içi her gün sabah 8’de radyokral.co.uk adresinde görüşmek üzere 🙂
sevgiyle kalın…)
Eylül 2019, Londra
Özlendin, sana ancak buradan ulaşabildim… İzmir den sevgiler