“Bu boşlukta insan n’apar? Canı sıkılır,‘Ay’a dalar. Kendi bakar, maymunu yollar… Gözü döner adam asar! Sonra Mars’ta hayat arar,canlı yayında şeytanlar… Bir melek, bir şehir, bir dünya var mı ? “ (D.Duru) Başkasının düştüğü fena duruma sevinmeye başladık ya, işte en pis virüs içimize girdi demektir. Onunla yaşamaya alışmaya başlasak iyi olur. Bak bizi neler bekliyor; Önce, çok çabuk yaşlanıp çirkinleşeceğiz, içimizdeki kara leke, elimize yüzümüze bulaşacak. Benim ‘din’im, benim kanunlarım, benim kurallarım, benim politikam, benim ‘doğu’m, benim ‘batı’m diye öfke saçıyoruz dört bir yana… Kimseyle bir şey paylaşmıyoruz artık… İçimizde… Devamı için…
Date Archives September 2012
Teknoloji mağduru
Geçtiğimiz haftalarda ünlü şarkıcı Bob Geldof’un kızı, hem cep telefonuyla konuşup hem de pusetteki bebeğini sürmeye çalışınca olanlar oldu. Kare kare çekilen fotoraflarda zavallı bebeğin resmen tepetaklak yere yuvarlanışını fevkalede net bir şekilde görebiliyorsun. Olayın arkasından, “önce ben savunmaya geçersem kazanan ben olurum” düşünce tarzıyla, hemen “kendini ifade etme kulvarı” olan twitter’a koştu. Londra’da kaldırımların ne kadar kötü ve tehlikeli olduğunu yazdı ve rahatladı. (Aman tatilde Türkiye’ye filan gelmeyi düşünme!) Yani bütün suç sokaktaki kaldırımlardı ! Birkaç gazetede yer almış olsa da, şu sıralar çoktan unutuldu. Bana kalsa üniversiteler de,… Devamı için…
Haramsız Bisiklet
Bisiklet kelimesini her duyduğumda, aklıma çocukluğuma ait hüzünlü bir hikaye gelmez. Evet bir bisikletim yoktu ama umurumda olduğu da pek söyleyenemez. Hatta kendimi şanslı olduğuma bile inandırmıştım. Özellikle de sokakta bisiklet yüzünden kafa üstü çakılan çocukları gördükçe… 10 yaşındaki aklımla, ‘demek ki onların ailesi çocuklarını daha az seviyormuş’ diye düşünürdüm, baksana hepsinin dizleri kan revan içinde. Bisiklet denildiğinde benim aklıma sadece, 18 yaşında ilk çalışmaya başladığım yer gelir. Sabah 8’den akşam 8’e kadar çalıştığım “Yeniasır” gazetesinin pazarlama bölümü. Benim görevim; binanın bodrum katında üretilen bisikletlere, firmanın etiketlerini yapıştırmak,sonra da… Devamı için…
Gündemde olayım yeter!
İngiltere’nin en ünlü magazin dergilerinden biri olan “Hello” artık ünlülerin gizli çekilmiş fotoğraflarını yayınlamayacağını açıkladı. Zamanında, ünlülerin gizli çekilen fotoğraflarına milyonlarca sterlin ödeseler de, artık bu tip fotoğraflarla ilgilenmeyeceklermiş. Bundan böyle “Hello “ dergisinin sayfalarını, moda ve yaşam ağırlıklı konular süsleyecek. Yeni değişiklik, satış oranını nasıl etkiler bilinmez ama okuyucu profilinin değişeceği aşikar. Böyle bir şey Türkiye’de olmaya kalksa, bırak okuyucu profilini ünlü profilleri bile değişir. Her gün bir magazin programının yer aldığı televizyon kanallarının da, buna benzer bir karar aldıklarını düşünün… Sıradan bir insan, kendi başına ayakkabı almaya bile… Devamı için…
İnsanoğlu haddini bak böyle aşar!
“Haddine mi düşmüş senin; saçımın teline bile ulaşamazsın.” Haddini aşan insan tiplerine karşı söylenebilecek en seviyeli sözlerden biri olsa gerek… Zaman öyle bir zaman ki, insanoğlu haddini aşıp saçmalamasa önümüzde yaşar gider de onu görmeyiz, bilmeyiz… hani bir nevi görünmez adam gibi… Çoğumuzun “Huysuz Virjin” adıyla tanıdığı Seyfi Dursunoğlu , malesef, CNN Türk’te program yapan Enver Aysever’in programına konuk olup, sorularını yanıtlamış. Sohbet konusu, Türkiye’nin tartışmasız, en büyük sanatçısı Zeki Müren’e geliyor. Ve işte soru: “Zeki Müren eşcinsel miydi?” Aslında bu soruya yakışan en güzel cevap bende:… Devamı için…