Hayatımda gördüğüm en ilginç havalardan biriydi.
Saat 3:45 öyle bir güneş var ki araba kullanırken direk gözüme vuruyor.
Bismillah diye diye ilerliyorum.
Sonra bir anda yağmur başlıyor, silecekler yetişmiyor.
Ama güneş hala gözümde.
Ve bir gökkuşağı beliriyor hayatımda bu kadar güzelini görmedim.
Ve sonra hava bir anda kararıyor.
Yarım saat içinde güneş, yağmur, gökkuşağı ve zifiri karanlık!
Haşa Senden büyüğü yok… diyerek gökyüzüne gülümsüyorum.
Şimdi de karla karışık yağmur yağıyor.
İşte yine kış geldi.
Ağaçlar, yeşil ile kahverengi arası renk değiştiriyor, sokaklar kuru yapraklarla itina ile döşenmis.
Her ne kadar kasım ayına sonbahar dense de biraz fazla üşütüyor.
Pencereden baktım, kapıdan baktım, dışarı çıkılacak gibi değil.
Eve kapanma ya da lahana gibi üstüste giyinip sokağa çıkma zamanları geldi.
Sonbahara yakışır mı bilmem ama ruh halim Al Pacino’nun efsane filmi ‘Scarface’ i bir kez daha seyrettiriyor.
Filmin bir yerinde şuna benzer birşeyler diyordu;
‘Neye bakıyorsunuz? Söylemek istediğiniz şey için cesaretiniz yok!
Bunu söyleyebilmek için benim gibi insanlara ihtiyaç var!
Ki beni işaret edip ‘işte bu kötü bir adam!’ diyebilmeniz için.
Peki bu sizi iyi yapar mı? Yapmaz!
Siz sadece nasıl saklanacağını ve nasıl yalan söyleneceğini biliyorsunuz.
En azından benim böyle bir problemim yok.
Ben her zaman doğruyu söylerim, yalan söylerken bile…’
Fazla kanlı olmasının dışında, aslında bir çok kişinin, kendine ait bir şeyler bulabileceği bir film.
Yaşamdan ne istiyorsun?
İsteklerin uğruna ne kadar ileri gidebilirsin?
Bedelini ödemeye hazırmısın?
Yalnız kalmak uğruna, pohpohlamayan, yalan söylemeyen, sonunda kaybeden olabilirmisin?
Bu mevsim bir çoğumuzun içine kapandığı, karardığı mevsim.
Baharı beklerken yaşıyor taklidi yapıyoruz.
Hasta olmamak için, soğuktan kaçabilmenin yollarını arayarak geçen günler.
Ya sonbaharın ya da filmin etkisi…
‘Scarface’in ardından ‘Gangs of New York’ u izlemekten vazgeçip, bir Mark Eliyahu bestesi açıyorum…
Her ne kadar şu ana kadar belli edememiş olsamda bu sonbahar kararlıyım.
Karamsarlık yok.
Durduk yere mutsuzluklar yok.
Yağmurdan yakınmak yok.
Güneşi özlemek yok.
İnadına daha da umutlu olmak var.
Kasım.2018 Londra