Sevgilim, Ben Hep Baharım

‘Üşüdüm diyorsan güneş olurum, Yanarım sevginle ateş olurum
Dolarım havaya nefes olurum, Gülü susuz seni aşksız bırakmam

Gönlündeki derdi siler atarım, Ümit pınarıyla coşar akarım

Kış göstermem sana ben hep baharım, Gülü susuz seni aşksız bırakmam’

Sözler Aşkın Tuna beste Zekai Tunca’ya ait bu eser 2000’lerin başlarında  ödül aldığını hatırlasamda hiçbir yazılı kaynakta bulamadığım için emin olamadım.

Ama emin olduğum birşey var ki bu şarkı  ben dahil bir çok kişinin gönüllerine taht kurdu…

Sevgiliye olan özlemi, bitmeyen aşkı anlatan bu sözler radyoda tam da sevgililer gününe bir gün kala kulakların imdadına yetişti…

Biz duygusal milletiz, şarkılarımız şiirlerimiz filmlerimiz aşkı bir anlatmaya başlasın kendine zor gelirsin.

Halit Ziya Uşaklıgil 1900 yılında tefrikalarını roman haline getirdiği Aşkı Memnu\’da aşkın en acı, bir o kadar da vazgeçilmez olduğunu anlattı. Hatta bu roman iki kere dizi olarak izleyicinin karşısına çıktı.

Babası yaşındaki Ziya beyle evli olan dünya güzeli Bihter, Ziya bey\’in  yakışıklı yeğeniyle birbirlerine aşık olduklarında taşlanmaktan beter oldular. Ama yinede aşkın karşısında hiçbir güç duramadı.

Yakın geçmişte de Bir kanun adamı ve kanun kaçağının imkansız aşkını anlatan ‘Hırsız-Polis’ dizisi  izlenme rekorları kırdı.

Dedim ya biz romantik milletiz, imkansız aşklarıda sevdik… kanunsuz aşklarıda…

Ama romanlardan, dizilerden biraz uzaklaşıp bugün gazetelerdeki boşanma haberleriyle kusma noktasındayız diye düşünürken şaka gibi bir haber gözüme ilişiyor;

\’Yeni Zelanda da özel bir radyo istasyonu Sevgililer Günü için hazırladığı yarışmada canlı yayında eşine boşanmak istediğini söyleyen kişiye ödül olarak mahkeme masraflarını ödeyeceğini açıklıyor.\’

Böylece 14 Şubat Sevgililer gününün zamanımıza uyarlanan mükafatı da işte bir  radyo istasyonundan gelmiş oluyor.

Hayretler içinde bu haberi okurken 90\’lı yıllarda okuduğum

Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ‘sahibini arayan mektuplar’ ından şu diziler neden aklıma gelir ki…


‘Şu köhne ve utanmaz dünyada ne bir kimse bu kadar sevilmeye değer,

ne de bir kimsenin bu kadar sevmeye hakkı var.

Sus , cevap verme. Teselliye ihtiyacım yok.

Seni bu kadar sevmenin cezasını kendime ödeteceğim…Görüceksin…’

Sanki bu dizeler yaşama tutunamayıp bir kaç gün önce aramızdan ayrılan Whitney Houston’un ‘Seni daima seveceğim’ şarkısının duyulmayan sözleri gibi…

Herşeye rağmen Sevgililer gününüz kutlu olsun…

şubat-2012, Londra