Dostluklardaki hayal kırıklıklarının sebebi,
belki de hep “kötü gün dostu” aramamız yüzünden…
Çünkü günün sonunda, ne istiyorsak evren bize onu veriyor.
Yıllar önce tanıdığım birinden, daha önce hiç duymadığım ilginç bir söz duymuştum;
“ İnsanlar hep cenazeme geleceğine birazda düğünüme gelsinler.”
Bu cümleden benim anladığım;
Kötü günümde yanımda olduklarınız yeter, biraz da ben yükseldiğimde yanımda olun…
Sizleri bilmem ama ben, kötü günümde yanımda olan dost yerine,
iyi günümde olanı tercih ederim.
Çünkü ben canım yandığında yorganı kafama çeker yalnız ağlarım,
istemem kimseyi yanımda…
Aslında şöyle dünyaya baktığımızda;
İnsanlar, bazen hiç tanımadığı-zor durumda kalan birilerine yardım etmeye öyle heveslidir ki;
Mesela arabada gidiyor, yandaki arabanın kapısı tam olarak kapanmamış…
Neredeyse kendini kaza yapacak kadar tehlikeye sokar ama yinede ona ulaşır!
Buna benzer olaylara eminim hepimiz şahit olmuşuzdur, tek kelimeyle göz yaşartıcıdır!
Kaldırımda kendi başına ağlayan birinin yanına gitme isteği bile yardımdan çok meraktır.
Bir örnek daha;
Komşusunun bir sıkıntısı olsun, hemen işini gücünü bırakır ona koşar.
Bu kimine göre yardım, kimine göre meraktır.
Heyecanla öğrenmeye çalışır;
Para sorunumu var?
Sağlık mı?
Eyvah! Yoksa kocası mı kaçtı…?
Gerçekten onu hüzünle dinler hatta onunla beraber ağlar.
Tavsiyeler verir, taktikler öğretir.
Üzülme! der.. değmez…
Sonra günler geçer, komşunun dertleri bitmiştir.
Maddi-manevi yükselmeye başlar.
Tam bu güzellikleri paylaşacaktır ki; kötü gününde yanında olanlardan şimdi kimse kalmamış.
İşin içine kıskançlık ve rekabet girmiştir.
Bu işler böyledir.
Kendinden aşağıda olanlar problem çıkarmaz.
Eşitlik ve benzerlik zordur.
Hele dostunun başarısına sevinebilmek ve bundan mutluluk duyabilmek en zorudur.
Bakın İrlandalı yazar Oscar Wilde ne demiş;
“ Dostunun üzüntüsüne acı duyabilirsin bu kolaydır.
Dostunun başarısına sempati duyabilmek, sağlam bir karakter gerektirir.”
Temmuz-2014, Çeşme-İzmir