Herkesin yaşadığı çeşitli korkular vardır.
Karşımızdaki kişinin korkularını dinlerken seninkilere benzemiyorsa daha da dikkatli dinliyorsun.
Onun ki seninkinden daha şiddetliyse biraz seviniyorsun, bak benim korkulardan beteri var diye.
Ama gerçek olan şu ki herkesin bitmek bilmeyen korkuları var.
Kimisi gece yatağından uyanıp kıyamet kopacak diye ağlamaya başlıyor.
Kiminde ölüm korkusu…
Kiminde kaybetme korkusu…
Korkularıyla baş edemeyen soluğu doktorda alıyor. Doktor sana yardımcı olmaya çalışırken onun içindeki korkuları kimse bilmiyor.
Tatil dönüşü uçağa girmek için körükte bekliyoruz.
Panik atak hastası genç kadın hiç tanımadığı diğer kadına, uçak korkusundan yükseklik korkusuna kadar bütün korkularını 10 dakikalık bir zamana sığdırıyor.
Annesini dikkatle dinleyen 6-7 yaşındaki kızın gözlerinde yeni oluşmaya başlayan korkularını görüyorum.
Diyetisyen asansöründe yine bir panik atak hastası 2. kata çıkana kadar kendi kendine 3 kere ölüp ölüp dirildi.
Benimde korkularım var, eminim seninde…
Yaşın ilerleyip sorumlulukların arttıkça korkuların da artıyor.
Çocukluğunda yaptığın cesur davranışları hatırla…
Aldığın riskleri düşün…
Şimdi onlardan hiç eser yok değil mi?
Gece aniden ‘Allah’ım sevdiklerimi koru’ diye kaç kere korkuyla uyandın…
Peki her sarsıntıda ’deprem oluyor’ diye sıçramaların…
Eve kaç kere dönüp ocakları, ütüyü kontrol ettin?
Uçağa binmeden önce korkundan sabahın köründe içki içmek istedin mi?
Sabah programındaki genç kadın doktor, canlı yayını arayanların korku dahil her türlü sıkıntılarına verdiği kısacık cevaplarla beni hayretlere düşürdü.
Sesi hafif titreyerek problemlerini anlatan izleyici doktorun verdiği kesin çözümleri uygulamak için sabırsızlıkla telefonu kapattı.
Peki ya bu kulağa hoş ama bana bir o kadarda boş görünen cevaplar işe yaramazsa?
O zaman kendisiyle birebir görüşmeyi talep edeceksin.
Onunla görüştüğünde senin ruhunla kendi kitapları arasında bir bağlantı kurmaya çalışacak.
Sonra rahatsızlığına inanıp bir avuç ilaç reçetesiyle evin yolunu tutacaksın.
Sen kapıdan çıktığında ya reçeteyi çöpe atacaksın ya da sihirbaz niteliğinde çözümü arkadaşlarına önereceksin.
Düşünmeyi bıraktığımız günden beri çareyi başkalarında aradık.
Kendimizi dinlemeyi unuttuk.
Belki de yardıma ihtiyacımız olan başka bir şeydi.
Kimbilir… O şey belki de çocukluğumuzla birlikte yitirdiğimiz cesaretti…
Nisan-2012, londra