Aramızda kapanmaz uçurumlar var…
Sen, para piyasasını takip ediyorsun
Ben, arının nasıl bal yaptığını
Sen, bilgisayar tuşlarında yazıyorsun
Ben hala kurşun kalem tıraşlıyorum
Sen , doğduğu şehre göre insan seçiyorsun
Ben, yüreğine göre…
Aramızda kapanmaz uçurumlar var…
Sen, akşamları içki kadehlerine sığınırken
Ben, şiirlerle sarhoş oluyorum.
Sen, sana benzemeyene öfkelisin
Bense aklımın ermediği bir döngüye küsmüşüm…
Değişmesi imkansız bir düzeni kurcalamayarak , omuzlarım çökmüş, sessizce direniyorum.
Aramızda kapanmaz uçurumlar var…
Sen yağmurda ıslanmaktan korkarsın
Bense her yağmurda toprağı düşünürüm, iyiliğe kötülüğe bakmayan, gelenden gidenden bıkmayan ve hiç kurumayan toprağı düşünürüm…
Aramızda kapanmaz uçurumlar var…
Sen, şiirlerini matbaa gibi defalarca çoğaltırken
Ben sabah hatırlamayayım diye gecenin en derininde yazıyorum.
Can çekişirken kalemimde kelimeler
En çok da isteyip de yazamadıklarıma vakit harcıyorum…
Kasım-2014, Londra