“Kötüler hiçbir yerde saklanamaz, çünkü vicdan kendi kişiliklerini buldurur onlara.” – Epikuros
Kötü giden onca şeyin ardından bir de çığırından çıkan yozlaşmalar var;
Ölünün arkasından küfür eden mi ararsın…
İflas eden bir zenginin durumuna zil takıp oynayan mı…
Ülkelerin yaşadığı felaketlere oh olsun diyen mi…
Dağılan yuvalara sevinen mi…
Ne ararsan var…!
Kötü insan, kendi mutsuzluğunun bedelini, zehir olup akıtmak için kol geziyor…
*
‘İnsanlar çok kötü oldu’
‘Çok hainleşti’
‘Çok acımasızlaştı …’
Bu cümleleri bir yerlerde okuduğumda ya da duyduğumda artık sadece gülümsüyorum.
Aklımın yatmadığını onaylamak tarzım değil, tartışmak hiç değil, en güzeli gül geç…
Ünlü filozof Montaigne bile bundan beş yüz yıl önce yaşadığı zamanı, eski zamanla kıyaslayıp, insanların artık güvenilmez ve kaypak olduğunu anlatıp yakınıyorsa biz yaşamadan ölelim o zaman…
Demek ki yanılmalar çok eski zamanlar da başlamış.
Zamanın değiştiği doğru ama insanların değiştiğini hiç sanmıyorum.
Bence insanoğlu dünyaya ayak bastığından beri aynı…
İngilizler trafikte saygılı, Türkler trafik canavarı filan gibi söylemleri bana kimse inandıramaz.
Bir arkadaşım hep şöyle der;
‘Londra’dan kameraları hele bir kaldır bakalım, medeniyeti bir de o zaman görelim.’
Ki çok haklıdır.
İnsanları birbirine saygılı kılan ülkelerde ki yasaların yürümesi, sistemin işler vaziyette oluşudur.
Bir insanın acımasızlığı ise imkanları elverdiği ölçüdedir.
Sesini duyurabildiği, gücünün yettiği kadarıdır.
Bir insan acımasız ise kadın – erkek farketmez.
Güç kimde ise ezen odur.
Bir insan vardır mesela, sen kötü gün dostu de ben diyim akbaba!
Hele biri düşmeye görsün, anında onun yanında biter.
Ağlıyorsa omzunu verir, derdini dinler, yeri gelir göz yaşı döker.
Ama yükselme dönemi geldiğinde, yanında bir kişi bulamaz.
O dert dinleyen kötü gün dostu bir an da yok olup gider.
Çünkü bu defa da kıskançlık duygusu devreye girmiştir.
*
Bak sosyal medyaya?
Tanımadığı insanın evine haciz gelmiş, evliliği bitiyor diye mutluluktan bir göbek atmadığı kalmış…
Neymiş parasını pulunu insanların gözüne sokup hava atıyormuş!
Rahatsız oluyorsan takip etme, izleme, hayatına sokma!
Herhangi bir insanın düştüğü zor durumdan mutluluk duyan birinin iyi olabilme şansı var mı?
Peki bu insanlar önceleri yoktular da gerçekten sonradan mı türediler?
Bence hep vardı ama, zehirlerini akıtacakları fazla bir mecra yoktu.
Bunlar;
Bir gece yarısı sevmediği komşusu için duvarına küfürler yazıp kaçan kişilerdi…
Kahvehanelerde bol kepçeden atıp tutan, iş icraata gelince ortadan kaybolanlardı…
Biri ırgat gibi sabahtan akşama çalışıp evine ekmek götürürken, diğeri bütün gün camdan onun bunun evini gözetleyendi…
Yani kısacası, insan hep aynı insan…
Sadece teknolojinin sağladığı olanaklarla gün yüzüne çıktılar.
Ama işte düşene sevinirken de dikkatli olmalı, hayat bu belli olmaz.
Ne demişler;
“Kötülüğün en beterini kötülük eden görür.”
Eylül-2018, Londra