Ben pes ettim…
Gemileri yaktım yani…
Bazı konularda kendimi bu kadar cahil hissederken kimseyi kandıramam ki…
Memlekette nasılsa herkes her şeyi biliyor, bende bilmeyivereyim.
*
Sanatçıları topladılar, önce konuyu anlattılar.
Kimi anladı.
Kimi anlamış gibi başını salladı.
Belki kimi de “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” diye düşündü…
“Akil ” ile ilgili herkesin bir fikri var.
Mesela Devlet Bahçeli kısaca “Akılsızlar” dedi…
Haluk Koç “Başbakan bir kuyuya taş attı. Şimdi 49 akıllı adam onu çıkarmaya çalışacak” dedi.
Sanal ortam desen zaten orda problemler anında çözülüyor.
Aynı Cem Yılmaz’ın son gösterisinde bahsettiği Türk halkının, “bilmiyorum” kelimesine olan alerjisi gibi…
*
Peki, niye benim her “Akil” kelimesini duyduğumda, aklıma ” Akıl Akıl gel peşime takıl ” gibi tuhaf bir cümle takılıyor.
Hatta “Akil” ile ilgili ne zaman bir fikir duysam bu cümleyi beste yapasım geliyor.
*
Peki neden sanatçılar?
“Bir çoğunun inanıp ama benim asla inanmadığım, “Sanatçının halka örnek olması gereklidir” ilkesi uyarınca mı Türkiye’nin kaderi bu insanlara emanet edildi?”
Halk kime hayran ise onun dediğine inanıp güveneceği için mi?
-Mankenin şarkıcı
-Şarkıcının sinemacı
-Sinemacının şarkıcı
-Şarkıcının politikacı oluşuna alıştık ya, onun için her şey karman çorman oldu Türkiye’de.
Türk halkı, artık kimin ne iş yaptığını hatırlamıyor bile.
*
Ama yine de keşke diyorum, keşke…
Hülya Koçyiğit; bir filmde, bir parkta, bir yerden bir yere bale ile uçmak arası koşsa…
Kadir İnanır; Dila hanımla karşılıklı harmandalı oynasa…
Orhan Gencebay; “Kula kulluk etme” diye şarkısını söylese…
Yılmaz Erdoğan; “Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim” dese…
Ya da bir kişi de çıkıp “Ben bilmiyorum arkadaş, herkes kendi işini yapsın” dese…
Nisan-2013, Londra