Albüm çıkarmak için yaz sezonunu beklersin.
105.sevgiliden ayrılmayı bu zamana getirirsin.
Eski sevgilinle yaşadıklarına dair bir kaç kelime söz yazarına verirsin.
Bodrumda da seviştik, istanbulda da seviştik ama doğru pozisyonu bir türlü yakalayamadık gibi mesela…
hatta bir cümlede olsa söz yazarı bölümüne kendi adını eklersin,
40 yıl önce terkedildiğin sevgilline olan kinin artık seni bunun ekmeğini yer duruma getirdiğinden her şarkında, her albümünde ondan bahsedersin.
Bu sayede cebin de büyür, kariyerin de.
Rüyanda bile göremeyeceğin bir yere gelirsin.
Şarkı söyleme tarzın amerikanvari sanki sakız çiğniyor gibisindir.
Giyebileceğin en açık plaj kıyafetleriyle bol photoshop’lu resimler ve video çektirirsin.
Yaz Türkiye’de nasılsa hep geleceğinden sen de değişmeyen yolunda ilerlersin.
Ve kısa zamanda Türkiye’nin vazgeçilmez şöhretlerine senin de adın eklenir.
Öyle zengin olursun ki sen bile şaşırırsın.
Arabanın koltuğuna adının baş harflerini bile yazdırırsın.
İşte böyle diğer zenginlerin hayatlarını taklit eder, yaşam tarzlarını kopyalarsın .
Yani çabuk alıştığın ihtişam bile aslında başkalarına aittir.
Yıllar geçer yerin sağlamlaştı sanırsın, şu kadar albümüm var kaç yıllık sanatçıyım diye beyanlar verir kafa bile tutarsın.
Ama sonra yeniler gelir.
Aynı senin gibi ama onun bacağı da saçı da daha uzundur ve daha gençtir ve plajlarda artık o tercih edilmeye başlar…
O zaman geldiğinde sen büyük ihtimalle nostalji albümü yapacaksın arkasından halk müziği o da olmadı arabesk. ..
Yani para kaynakları tükendikçe yeni kaynaklara doğru yol alacaksın.
Üretmeye de fazla gerek yoktur artık, İhtiyacın olan eski bir şarkıyı alıp yeni bir düzenlemeyle halka sunmaktır.
Hele birde yanına düet yapıcak birini buldun mu işte yeni albüm hazır…
Ocak-2012, Londra