‘Van’daki deprem bölgesine kullanmadığım montumu, eldiven, çorap ve bir kazak göndermiştim. Montumun cebine de,
“Maddi mânevi ne ihtiyacınız olursa bana ulaşabilirsiniz” diye not bırakıp numaramı yazmıştım.
Az önce bir mesaj geldi. “Abi montun üzerimde. Bir gün düşersen ben de senin elinden tutacağım” yazıyor. Tüylerim diken diken oldu. İnsanlığımla gurur duydum.”
Van’da yaşanan felaketin ardından 22 yasında bir çocukla depremzede arasında geçen bu konuşma sizin aklınızda ne kadar yer etti bilmiyorum ama ben hiç unutamadım.
Everest Tutal, 22 yaşında genç bir adam, aslında o kadar çok sorulucak şey var ki O’na…
O hiç bir televizyon programına çıkmayı kabul etmiyor, hiç bir gazetecinin röportaj yapmasına izin vermiyor.
Dediği hep aynı ” ben bu durumu reklam malzemesi olarak kullandırmam.”
Kendime soruyorum, ben aynı şeyi yapabilirmiydim?
Yapamazdım… korkardım…
İmkanlarımı aşacak bir teklifle karşılaşırsam…
6 kişilik ailenin ya yaşayacak yeri yoksa ve gelmek isteselerdi…
Ben o zaman ne yaparım?
3 kişi zar zor sığabildigimiz evimize nasıl gelin beraber yaşayalım derim…
Bunu yazarken bile utanıyorum.
Everest, benim kafamdan geçenleri hiç düşünmedi.
Nasıl sağlam bir yüreği olmalı!
Ailesi bu cesur çocuk için neler hissediyor?
Nasıl bir sevgiyle ve güvenle büyüttüler ki şimdi bunun haklı gururunu yaşıyorlar.
Sorular bitmese de hep cevapsız…
Çünkü O’nun tavrı kesin.
Hiçbir şekilde bu yaptığıyla gündeme gelmek istemiyor.
Hiç kimsenin birbirine yardım etmediği bir dünyada yaşıyoruz.
Sokakta kavgayı ayırırken yaralandı haberleri artık hiç yok, çünkü artık kavga gördüğümüzde görmemezlikten gelip yolumuzu çeviriyoruz.
Yolda giderken trafik kazası geçiren biri yardım için yolumuzu kesecek olsa ordan hızla uzaklaşıyoruz.
Komşumuzdan şiddet sesleri yükselse kapısını çalıp her şey yolunda mı diye sormak yerine televizyonun sesini açıp duymamaya çalışıyoruz.
Bir arkadaşımız bizden borç para isteyecek diye ödümüz kopuyor.
Artık çocuklarımıza paylaşmayı değil de hakkını koruyup bencil olmayı öğretir olduk.
Hiç kimsenin birbirine yardım etmediği bir dünyada yaşıyoruz aslında yaşamıyor saklanıyoruz..
Anlamını yitirmiş, sorumluktan korkan, boşa bir ömür tüketirken birden böyle bir haber gazetelerin ilk sayfalarında yer alıyor.
‘Maddi manevi bana ulaşabilirsiniz’ diyen açık çek şeklindeki mesaja ; ömür boyu akıllardan hiç çıkmayacak ve hiçbir maddi gücün rakip olamayacağı “bir gün düşersen ben de senin elinden tutacağım” cevabı oluyor.
Biz meğer ne güzel bir dünyada yaşıyormuşuz , bize bunu hatırlatan iki güzel insana sonsuz teşekkürler…
Kasım-2011, Limoges