Yakaladıkça sarılıp kucağıma aldığım,
Çoğu zaman elimdeki lokmayı paylaştığım,
Tırmaladığında ise kan revan içinde kalıp ama aşıya gitmiyim diye annemden saklandığım,
Ve kızım 1 yaşındayken ona arkadaş olsun diye kolundan tutup içeri çektiğim kedi sevgime ne oldu ?
Nerede kaldı o günler?
Şimdilerde ise benim için önemli olan bir kedinin dostluğundan çok yıkayıp ütülediğim koltuk kılıfım…
Bu resmen bir kişilik değişikliği.
Peki sadece benmiyim değişen?
Sen istediğin kadar ‘yok ben yaşlanmıyorum, benim beyin yaşım hala 18, diyip kendini kandırmaya devam et’
Yok arkadaş, öyle güzel yaşlanıyorsun ki, bir bak bakalım hayatına; haklımıyım değilmiyim.
Etrafındaki insanların ilişkilerine bakış açın bile değişiyor.
Gençlerin kıyafetleri …
Yaşam tarzları…
Konuşma şekilleri…
Bir çok şey seni rahatsız ediyor.
Kendi gençliğini ve zamanında hissettiğin duyguları çoktan unutmuş olmalısın ki artık bir çok şey, sana ‘uçurum’ gibi ürkütücü geliyor.
‘Ürktüğünü’ kabul etmek yerine de onları ‘kötüleyerek’ açığı kapatmaya çalışıyorsun.
‘Ah bizim zamanımız da böylemiydi’ ile başladığın her cümle aslında seni çok fena ele veriyor.
Bugün ile sadece geride bıraktığın 30-40 yılda mı zaman bu kadar değişti?
Buna gerçekten inanmak isterdin değil mi?
Dostum; değişen zaman değil sensin!
Sen, yaşlandıkça beynin örümcek bağlıyor.
Korkaklaşıyorsun.
Artık yapmak için enerji bulamadığın işlerden bu şekilde kaçıyorsun.
Fiziksel yaşlanmaktan korkan insanların en çok gözden kaçırdığı durum bu işte.
Asıl korkmamız gereken görünmeyen bölümde gizli.
Ama inan bana, benim bu tuzağa düşmeye hiç niyetim yok!
Kendimi, bu yaşlanmak isteyen kafaya teslim etmiyorum.
İlk adımı bu sabah attım;
Eve girmek için direnen kediyi kucağıma alıp doya doya mıncıklayıp, kirli ayaklarıyla yeni yıkanmış koltuğumun üzerine koydum.
“oh be başlarım koltuğun temizliğine, şimdi aynı çocukluğumdaki gibi özgürüm işte”
Sıra sende!
Ya kendini bu illete teslim edeceksin,
“Ah bizim zamanımızda böylemiydi” diye söze başlayıp, perdenin arkasından komşunun evine kim girip çıkıyor onu gözetleyeceksin
ya da
Genç insanların yaşamlarına saygı gösterip, onları pür dikkat dinleyip,
sonra da
Kendi gençliğine göz kırpıp, hayata gülümseyeceksin…
Karar senin…
Ocak-2016, Londra