Kıyamet’e beş kala…

21 Aralık’ta kıyamet kopacakmış!

N’apalım, yapacak birşey yok!

“Elle gelen düğün bayram” derdi büyükler…

Peki bunu duyduğunuzda kafanızdan neler geçiyor?

Benim, malesef izlediğim güne lanet okuduğum bir film aklıma geliyor.

Filmde, kıyamet koptuktan sonra yaşananları gösteriyordu.

Bir baba-oğul, yaşayabilmek için yemek ve sığınacak bir yer arayıp, bitmek bilmeyen yollar boyu bir yerlere ulaşmaya çalışıyorlardı.

Bunun yanı sıra birde “kötü insanlar”dan kaçmak vardı.

Filmde, babanın oğluna sürekli tekrarladığı bir söz var;

“Kötülerden olmamalıyız. Bizler iyiyiz”

Bahsettiği kötüler; İnsanları yakalayıp, mahzende saklayıp, onları taze et kıvamında tutabilmek için öldürmeden, parça parça kollarını bacaklarını koparıp yiyen insanlardı.

Bu filmi izlediğim için “Kıyamet kopacak” dendiğinde gözümün önüne gelen durum kısaca budur!

O gün gelene kadar, karar vermem gereken tek şey;

“Kötü”lerden mi olmalıyım yoksa “iyi” lerden mi?

Bazen, zaman zaman zaten kıyamet belirtilerini yaşadığımızdan, onun için bizleri fazla etkilemiyor bu haberler.

Baksana Nihat Doğan denen adam bile, Fazıl Say gibi bir dehayı ağzına dolayıp, gazetelerin ilk sayfasında yer alabiliyor.

Bu kadar yozlaşma, kalitesizlik, almış başını gidiyorken…

Gençlerin bütün ümidi, televizyonlarda ki “kısa yoldan şöhret olma” yarışmalarıysa…

Parasının çokluk derecesine göre saygı ve ilgi gören insan topluluğu çoğaldıysa…

Bütün ilişkiler, arkadaşlıklar, paylaşımlar, mutluluklar, artık sanal dünyada yaşanmaya başlandıysa…

İnsanoğlu artık yediği ekmeğe, içtiği suya bile güvenemiyorsa…

İleri gitmek varken, geriyeitmek için savaşlar veriliyorsa…

Açlık sınırının iyice tavan yaptığını gözünle görüp de, ekonominin çok iyi gittiğine ve enflasyonun çok düşük olduğuna inandırılıyorsan…

Sen Türk insanına neyin kıyametinden bahsediyorsun be hocam?

Kasım.2012 – londra