Dönen dönene…

Ben inanırım…

Su içtiğimde…

Karnımı doyurduğumda…

Soğuk kış günlerinde evime ulaştığımda…

Kapımı kilitlerken…

Çocuğumu okula yollarken…

Yani ben inanırım arkadaş !

Mesela uyumak için koyun saymak yerine bildiğim duaları okurum.

Kendimi bildim bileli böyleyim ben. “Dönmeyi”de düşünmüyorum.

Ama son zamanlarda dönen dönene…

Bu “dönme ” durumu benim için İlhan İrem’le başlamıştı.

İlhan İrem, Müslümanlıktan Hristıyanlığa dönmüştü.

 

Sonra bir kadın manken, Müslümanlıktan Hristiyanlığa, Hristiyanlıktan Budistliğe, sonra yeniden Müslümanlığa döndü.

Son zamanlarını bilemiyorum, takip edemedim.Yani O bildim bileli sürekli dönüyor.

 

Yine kısa bir süre önce, eski bir erkek manken, bembeyaz kıyafetlerle kamera karşına geçip “dine döndüğünü” açıklamıştı.

Şu sıralarda ise “dönenler” listesinin bir gözdesi daha var.

 

O’nun tam olarak ne iş yaptığını bilmiyorum.

Bildiğim tek şey bir canlı yayında başka bir ünlüden yediği  okkalı bir tokat!

Şimdi de “dine döndüğüyle” ilgili gündemde.

Hepsi bu.

Ve O bir ünlü.

Hey bilinçaltı hey… Ne kadar garip, ve de gereksiz şeyleri hafızada biriktiriyorsun.

Bazen benim de kendime tokat atasım geliyor.

Abuk sabuk şeyleri aklımda tutup gerekli konuları bilmediğim, hatırlamadığım için….

 

“Kuşağının önde gelen viyolonselcilerinden, tartışılmaz yetenek”

20’nci yüzyılın en önemli çellistlerinden Mistislav Rostropoviç, dünyaca ünlü harika çocuk Bünyamin Sönmez için işte bu sözleri söylemiş.

Harika çocuk, çelist Bünyamin Sönmez ‘i geçen yıl 1 Aralık 2011’de, 28 yaşında beyin kanamasıyla kaybettik.

Ve maalesef, ben dahil bir çoğumuz onu öldüğü gün tanıdı.

Ne acı… Ne utanç verici…

Çünkü o, gündeme gelmeyi hiç düşünmedi. Medyaya malzeme olup “dönmedi.”

Onun gibi o kadar çok bilmemiz gereken isim var ki… Ama onları medyada görmemiz ve tanımamız için malesef “dönmeleri” gerekiyor.

Aralık-2012, Londra