Hoş gör ya Rabbi!

Çok denedin;
Bomboş bir yolda da gidiyor olsan,
her virajı döndüğünde, karşıdan bir araba çıkar.

Aynı hayat gibi…

En mutlu olduğun anda, adam akıllı yere bi’ çakılırsın,
Sonra uğraş ki toparlanabilesin.
En çok sevdiğin, dünyanın dibine taht kurar,sevmediğin her gün kapının önünden geçer.
Bir gün iyisin bir gün kötü…

Aynı hayat gibi…

Kendini en dertli sandığın günde;
Yokluktan çocuklarını ısıtamadığı için, ellerine saç kurutma makinası verip, kendi hayatına son veren anneyi düşünürsün.

Derdinden utanırsın!
Dünyada yaşananları düşünürsün, 
Derdinden utanırsın!
Şükredersin yüksek sesle, ellerin göğe doğru…
Ağladığında ise sesin çıkmaz, bulduğun her karanlığa saklanırsın.
Dünyada yaşananları düşünürsün… 
Derdinden utanırsın.

Hoş gör ya Rabbi! bu olağan hüznümüzü…
Gücüne gitmesin bu bitmez şımarıklığımız…
Yüzleşmek istemediğimiz her yokluk üzerine, bir hüzün bulutu bulup buluşturuyoruz.
Her adımımızın altında bir fon müziği, yürüdükçe yüreğin eğilesi geliyor…
Şairin bile kendi dizelerine sağır, çirkefe şahit olduğu bu dönemde,
En kalabalık insan duvarlarında 
En yalnız biz kaldık, 
Evet en yalnız biz kaldık,
Her dil de, her din de, her coğrafya da…

Kasım-2014, Londra