Hayat Dediğin…

 

Hayatta hiçbir şey aynı kalmıyor.

Uzun zaman görmediğin bir arkadaşına hal hatırını sorduğunda sana cevap olarak

‘Her şey aynı bildiğin gibi’  diyorsa, bence insanın içini bundan daha fazla rahatlatan bir cümle olamaz.

Hele de bir yaştan sonra…

Sizi bilmem ama ben yaşamda bir şeylerin aynı kalmasına tutkuyla bağlıyım.

Kimse gitmesin isterim…

Ailem, arkadaşım, komşum, sevgilim…

En uzun yaşadığım şehir 19 yıl ile Londra!

12 senedir de Londra’nın güneyinde nehir kenarında bir yerde yaşamaktayım.

Londra’ya yerleşene kadar hiçbir şehirde 10 yıldan fazla yaşamamışım…

İstanbul, Ankara yine İstanbul sonra İzmir …

Şehirleri bırak ülke değiştirirken bile ruhumda hiç kıpırdı olmamış ama şimdi 2 km uzağa taşınıcam diye ödüm kopuyor, uykularım kaçıyor.

Hangi duvara baksam bir anı canlanıyor gözümde…

Kızımın doğduğu, emeklediği, büyüdüğü ev…

Babamın her gelişinde evin küçüklüğünden yakınıp ‘kırın şu şömineleri de

ev bir metre büyüsün’ diye azarlanışlarım…

Kendi evi yerine gece gündüz bizim evde yaşamayı tercih eden komşumuzun tarçın kedisi ‘Gus’…

Kendime anneler günü hediyesi alıp ellerimle diktiğim, her ilkbahar iki karış büyüyen Kamelya ağacım…

Bir eve yemek götürdüğümde o tabağın boş geri gelmeyeceğini öğrettiğim komşularım sayesinde hiç bilmediğim Rus, Japon, İngiliz yemeklerini tadışlarım…

Herkesin evini yan komşusuna emanet ettiği küçücük sokağımız…

Düşündükçe kimbilir daha neler ile yüzleşeceğim…

Bu yazıyla birlikte hepinizin kendi hayatıyla ilgili bir çok anıya daldığını hisseder gibiyim…

Her sıkıştığımda benimle bütünleşen sözüm;

Hayat işte…

Dünya sürekli bir haraket halinde… Böyle olunca hayatta ne aynı kalabilir ki…

Yarını meçhul ömrümüzde bir toplu iğne başı kadarız.

Bu halimizle bu koca boşlukta kendimize yer arıyor, sahipleniyor ve yaşamak için direniyoruz.

Ama şunu da biliyorum. İnsanoğlu her şeye alışıyor.

Unutmuyor ama alışıyor. Hayat dediğimiz şey nefes aldıkça sürecek bir serüven…

Şimdi ben biriktirdiğim bütün bu anılarımı kalbimde götürüyorum.

Bir de saksıda yetiştirdiğim bir zeytin ağacım var onu da alıp çıkıp gidicem bu evden…

Sözler bitince şarkılara teslim olmayı seviyorum. Bu defa da imdadıma Ümit Sayın’ın “Hayat dediğin” şarkısı yetişiyor;

“Geçip giderken hayat dediğin

Ne kadar güldüm

Ne kadar sevdim

Ne kadar ölebildim

Uçup giderken hayat dediğin

Ne kadar umut

Ne kadar aşk

Ne kadar nefes çalabildim…”

Ocak.2019, Londra